Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi tarafından 21-22 Kasım 2024 tarihlerinde; 1. Uluslararası Stratejik Müzakereler Forumu (SMF) İslâm Dünyasında İletişim ve Güven Arayışı başlıklı bir forum tertip edildi.
Forumda İslâm dünyasında birliği sağlayacak, etkili ve caydırıcı kurumsal modellere büyük bir ihtiyaç olduğu ele alınan konular arasındaydı. Bu çerçevede tarih içerisinde Müslüman toplumlarda varlığını sürdüren bir takım kurumsal yapılar bulunduğu, ancak bunların yeterliliği hususunda kesin yargılara ulaşmanın mümkün görünmediği; dolayısıyla etki alanı geniş kurumların nitelik ve nicelik olarak geliştirilmesinin hem Müslüman ülkeler arasında hem de diğer ülkelerle ilişkilerde önemli yararlar sağlayacağı da tartışıldı.
Bu bağlamda İslami İlimler Fakültesi öğretim üyemiz Prof. Dr. Serdar Demirel “Birliktelik Modelleri ve Kurumsal Tecrübeler: Hz. Muhammed’in Yaşam Modelleri Bağlamında Birlikte Yaşamanın İlkeleri” başlıklı bir tebliğ sundu.
Tebliğinde Hz. Peygamber’in Mekke’de tebliğ ettiği, Medine’de hayata geçirdiği çok kültürlü yaşam modellerini ele alan Prof. Demirel, O’nun hayata geçirdiği ilkelerin, toplumsal barışı güçlendirmek ve farklı dinî kimliklerin uyum içinde bir arada yaşamalarını sağlamak için yol gösterici nitelikte olduğunu belirtti. Bu çerçevede tebliğinde; “kutsal değerlere saygı”, “inanç ve ibadet özgürlüğü”, “dinî hoşgörü”, “ayrımcılık ve İslamofobiyle mücadele”, “dinî metinlerin yorumu meselesi”, “şeffaf ve kapsayıcı yönetim”, “gruplar arası baskının önlenmesi”, “liyakat ve ehil kadroların göreve getirilmesi”, “toplumlar arası diyalogun teşviki”, “eğitim yoluyla bilinçlendirme”, “iftira ve nefret söylemlerine karşı mücadele”, “sosyal yardımlaşma ve dayanışma” ile “göçmen ve mültecilere şefkatle yaklaşım”ı beraber ve barış içinde yaşamanın temel ilkeleri olarak saydı.
Demirel, modern toplumlarda, Hz. Peygamber’in uygulamalarından ilham alarak, kapsayıcı, adil ve özgürlükçü modeller geliştirilebileceğini vurguladı. Bu modellerin, bir yandan inanç özgürlüğünü korurken, diğer yandan entegrasyon ve asimilasyon arasındaki dengeyi sağlamayı esas alacağını ifade etti. Buna göre, Kur’an ve Sünnet’in rehberliğinde geliştirilen çok kültürlü yaşam modellerinin, modern ulus devlet anlayışını aşıp daha adil ve kapsayıcı bir toplumsal düzenin mümkün olduğunu gösterdiğini söyledi.